Yürekleri burkacak yazı dizisi — kültürel değişim 2
Televizyon ilk çıktığında “şeytan icadı” dedik eve almadık. Sonra, haberleri izlemek gerekli, denildi. Haber izlemek için bir bir satın aldık. Sonra haftada bir futbol maçı izlemekten birşey olmaz dedik. Cumartesi, pazar, çarşamba, perşembe derken doldu günlerimiz, ardından yayınlanan diziler dikkatimizi çekti, arkası yarınlar bitmedi, yurttan sesler korosu susmadı. Bizimkiler, süper baba, ekmek teknesi, mahallenin muhtarları, bizim mahalle adlarıyla önce bizden gibi görünerek adam akıllı yapımlarla girdiler mahallemizden evlerimize. Sonra bir daha da çıkmadılar.
Şeytan icadı neydi?
Sonra bayağı bayağı alıştık bu sevimli şeytancığa. Bir evde televizyon olmadan olur muydu? Bunca zaman televizyonsuz nasıl vakit geçirmiş insanoğlu. Çocukken komşuya giderdik: “Eğer müsaitseniz annemler bu akşam size gelecek.” Zamanla annem komşularını çağırır oldu: “Akşam bize gelin de hep beraber falanca diziyi izleyelim.” Sonra o dizilerin ardı arkası kesilmedi. Her akşam bir dizi ardından bir futbol maçı derken bir televizyonda yetmez oldu evlerimize. İkinci, üçüncü derken ne vakit kaldı ne de vaktin kıymeti.
Odaları aynı yaşadıkları hayatlar farklı insanlar
Ardından internet geldi. Sosyal medya, facebook, twitter, whatsapp, instagram derken ipin ucunu kaçırdık farkında olmadan. Aynı evin içinde farklı yüzyılı yaşayan insanlar ortaya çıkmaya başladı. Nihayetinde aynı anda hem tv den dizi izleyip hem bilgisayardan resim düzenleyen hemde mobilden mesajlaşan bir nesil geliyor. Herşeyden çok çabuk sıkılan, aceleci, sabırsız, çabuk tüketen, istekleri hiç bitmeyen bir nesil. Şimdi baş edeceğiz diye didinip duruyoruz.
Sonuç şu ki, durum vahim. Birçoğumuz zaman yok, vakit yetmiyor, günler çok kısa, acayip meşgulüm, hiçbirşeyi yetiştiremiyorum laflarını sürekli işitir veya kullanır olduk. Sebepleri belli ama onları ortadan kaldırabilecek irade var mı?
1 Comment
hayatımız kaymış haberimiz yok ruhumuzu ele geçirdiler