Anne baba olmak hiç bu kadar zor olmamıştı
Bir yandan geçim sıkıntısı nedeniyle çocuklarıyla ilgilenemeyen anne babalar, diğer yandan manevi boşluk içerisinde yetişen gençler. Anne babaların alışveriş merkezlerinde “o akıllı telefon çok pahalı, uygun fiyatlısını alalım kızım/oğlum” diyerek bütçesi yetmediği, parası olmadığı halde borca girerek çocuklarının isteklerini yerine getirdiklerine şahit oluyoruz.
Çocukluğunu yaşamadan büyüyen çocuklar
Son zamanlarda hiç lise veya ortaokul mezuniyet balosuna gittiniz mi? Gitseniz, gördüğünüz ağır makyajlı, cesur dekolteli, yüksek topuklu, cep telefonlu kızların 14 – 17 yaş ortalamasında olduğuna inanabilir miydiniz acaba?
Lise ve üniversitelerde artan kürtaj talebi, orta okulda öğrenim gören öğrencilerin estetik taleplerinde patlama yaşanması, sigara, alkol, esrar, uyuşturucu ve madde bağımlılığının artması çocuk yetiştirmenin önemini gözler önüne seriyor.
Medyanın Sorumlulukları
Yıkılan aileler, ekonomik sıkıntılar nedeniyle gece gündüz çalışan anne babalar, başıboş yetişen evlatlar, teknolojinin, şükürsüzlüğün yok ettiği örf, âdet ve gelenekler ve daha birçok nedeni olabilir ama en önemli nedenlerinden biri “psiko – seksüel uyarımın artması”… Yani, okulda, çevrede ve özellikle de medyada cinsel teşhirin yaygınlaşması.
Can Dündar’ın 2000’li yıllarda yazdığı bir köşe yazısı olayı özetliyor aslında
Baştan çıkarıcı klipler, uyarıcı filmler, cinsellik yüklü diziler, çıplaklığa çağıran reklamlar, beyinde ergenliği erken uyandırıyor, cinselliğin keşfini hızlandırıyor. Özellikle varlıklı kesimden gençler, lise çağında, özentiyle büyük ve seksi görünme derdine düşüyor. Karşı cinsi de sadece bir seks nesnesi olarak görüyor. Anneleri mi? Onlar da kızlarının ponponlu çorapları ve lastik ayakkabılarıyla genç görünme çabasında… Küçükler büyük, büyükler küçük görünmek için yarışıyor adeta…
Kimseyi suçlamayalım; bu tablo bizim eserimiz: İyi bir kalça sahibi olmanın, iyi bir kafa sahibi olmaktan daha fazla prim yaptığı bir ülkeden ne bekliyordunuz ki? Kafasını çalıştıranların kafasını koparırken, kalçasını çalıştıranları baş tacı eden bir toplumda nasıl çocuklara “Göğsünü değil, kütüphaneni büyüt” öğüdü verebiliriz ki? Yasak çare değil… Beyin faaliyetine itibar kazandırmaya ve öncelikler konusunda topyekün bir hesaplaşmaya ihtiyacımız var… … “
Bugün her eve değil her cebe giren internetle içinde bulunduğumuz durumun vehametini varın siz düşünün. Peki ne olacak? Gün günden kötü mü gidecek? Sizce nasıl dur denir bu kötü gidişata?