Aşure günü meydana gelmiş olaylar
Aşure günü meydana gelmiş dini hadiseler
Bugüne “Aşûre” denmesinin sebebi, Muharrem ayının onuncu günü olmasındandır. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde aşure kelimesi[ İrşadü’l-Mülûk ve’s-Selâtîn (1387) : ˁaşūrā kiçesi oniki rekˁet namāz kılğay ] āşūrā aşı “Muharremin onunda yapılması gelenek olan karışık aş olarak kullanılmıştır. Bu yazılı belgelerde kayıtlara geçmiş aşure kelimesinin kullanıldığı bilinen ilk yazılı kaynaktır.
“Büyük fıkıh âlimi Ebu’l-leys Semerkandî, Aşûre isminin hikmeti olarak, o günde Cenâb-ı Hakk’ın on peygamberine on değişik ikram ve ihsanını zikreder. Buna göre:
Aşure günü meydana gelmiş tarihi hadiseler
- 1. Hz. Âdem’in (as) tevbesi Aşûre Günü kabul edilmiştir.
- 2. Hz. Nuh (as) gemisini Cûdi Dağının üzerine Aşûre Günü demirlemiştir.
- 3. Hz. İbrahim ateşten o gün kurtulmuştur.
- 4. Hz. Yakub’un (as), oğlu Hz.Yusuf’un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.
- 5. Hz. Yunus (as) balığın karnından Aşûre Günü kurtulmuştur.
- 6. Hz. Eyyûb (as) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.
- 7. Hz. Yusuf, kardeşleri tarafından atıldığı kuyudan Aşûre Günü çıkarılmıştır.
- 8. Allah, Hz. Musa’ya (as) Aşûre Gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
- 9. Hz. Davud’un (as) tevbesi o gün kabul edilmiştir.
- 10. Hz. İsa (as) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.
Aşure Gününün Anlam ve Önemi
İşte böylesine mânalı ve kudsî hâdiselerin yaşandığı bu mübarek gün ve gece, asr-ı saadetten bu yana oruç ve infak gibi ibadetlerle değerlendirilmiştir. Allah dostları, Nebiler Serveri’nin müjdeli hadislerine ittibaen bugünlerde ibadet için daha çok zaman ayırmışlar, başka günlere nisbetle daha fazla hayır hasenatta bulunmuşlardır.
Âşûrâ günü yani Muharrem ayının onuncu günü aşure gününde ibâdet edenlere Allâhü Teâlâ büyük sevablar ihsan eder.
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) “Her kim Âşûrâ günü çoluk-çocuğuna cömert davranırsa, Allâhü Teâlâ senenin tamamında ona rızık genişliği verir.” buyurmuştur.
Tâbiînin büyüklerinden Süfyân-ı Sevrî (r.a.) (v. 161) “Biz bunu elli sene tatbik ettik, rızık genişliğinden başka bir şey görmedik.” demiştir.