Güç nedir? Güç ve bilinç ilişkisi
Güç ,değiştirilebilir bir alemde güç sahiplerinin istençlerinin doğrultusunda değişim gerçekleştirmesi için kullandığı yeterlilik ölçüsü ve aracıdır. Güçlülük sıfatı için belirli bir seviyede bilinç olması gerekir. Aksi durumda bilinçsiz bir “şey” olana yani bilinçle birlikte var olabilen irade ile gerçekleştirilecek bir güç harcanımının sebebiyle(Nedensellik ilkesi?) bir değişim gerçekleştiremeyecek olana güçlülük sıfatı yüklemiş oluruz. Değiştirilebilir bir alemde olma zorunluluğu ise güç kavramının bir etkiyle var olmasıdır. Etki de değişmeyi getirecektir.
Güç hakkında
Bu sebeple güç en en azından kendisinin bilgisini (miktarı,etkisi…) değiştirebilir olması gereklidir. Güç sahibi değiştirebileceği tüm kavramsal oluşlardan etkide bulunacağını yani hedefsel güç harcanımını istençleri doğrultusunda seçer. İstençlerini yönlendiren mutluluğa eğilimdir. İstek, mutluluk getireceği inancı ölçüsünde şekillenir. Aksi durumda güç sahibi her zaman kendisine daha fazla güç kazanabileceği şeyleri isteyecektir. Halbuki güç muhafazası ve mutluluk korunumu için yapılan güç harcamaları bilinçli canlı olan insanda alışmışlık düzeyinde yapılan bir harcamadır. Güç aynı zamanda güç sahibinin var olabilmesiyle mümkündür. Yani var olamamak gücün yokluğu demektir. Bilinçli ( kısmi bilinç) bir var oluş olmadan güçten bahsedilemez. Güçten bahsedilemediği için de mutluluktan bahsedilemez.
Özetle güç sahibi istediğini elde ettiğinde mutlu olacağına inandığı istekleri için güç harcar. Güç mutluluk getirir. Ancak mutluluk için güç istenir. Güç mutluluğa dönüştürülebildiği kadar anlamlıdır. Güç sahibi mutlu olacağına inandığı istençlerin kendisini mutlu edeceğine inanma sebebi ise biz inanma işlemini nasıl gerçekleştiririz ve neden inanırız sorularına cevap bulmakla cevaplanabilir. Bu sorularda özgür iradenin varlığı tartışılmak zorundadır. Yani inanacağıma dair kararı neye göre veriyorum ve ben mi veriyorum?
Beyin ve Güç
Libet’in deneyinde beyin elektriklenmesini grafiğe dökebilen bir cihaz insanlarda kullanılmakta. İnsanlara istedikleri zaman parmaklarını kaldırmaları isteniyor. Sonuç ilginç . Biz karar verme işlemini yapma anından belli bir süre öncesinde beyin elektriklenmesi artış gösteriyor. Yani ben karar vermeden beyin sahip olduğu bilinç dünyasındaki tüm bilgileri kullanarak karar veriyor ve ben sadece kararı bir içtepi sonucu vermiş ve gerçekleştirmiş oluyorum. Bu deney özgür iradenin olmadığıyla ilişkilendirilmiştir. Ancak bu deneyde bireyden istenilenin bireye olan etkisi birey bilinci tarafından çok zayıf olarak belirlenebilir. Yani mantıksal bir temele dayandırmak için önemsenecek bir sebep yok. Şöyle de diyebiliriz : iki yol var ve bunlardan birini seç . Yollar hakkında bir bilgimiz yok. Biz nereye gidiyoruz ,yollar nereye gidiyor bilmiyoruz. Neye göre karar veririz? Elbette ki beyin kendisine ait bilgileri kullanarak bir içtepi oluşturur.
Özgür İrade
Mesela bireyin ufak yaşta ailesi ile yaptığı bir seyahatte yol ayrımı olan bir yerde soldan ilerlemişlerse ve bu yolda kötü bir şey olduysa bireyin sola karşı en azından bilinçsiz bir ön yargısı olacaktır. Bu sebeple sağdan ilerleme istenci oluşur. Peki özgür irade nerede? Özgür irade , beynin sahip olduğu tüm etkileşimsel bilgileri idrak dışı ve bir içtepi, öncü ses olarak oluşturarak karar verme işleminde karar verilmesi için sahip olunan bilgilerden hangilerinin hangi sıra ile önemseneceğini ve kullanılacağını seçip beynin tekrardan bir karar seçimine gitmesini sağlamaktır. Yani örneğin beyin güdüsel bir karar veriyor. Bu karar verme işlemi sizde istenç oluşturuyor. Ancak iradenizi kullanarak sizi mutluluğa ulaştıracak olan bilgiyi (ör/günahtan sakınma…) özel olarak seçip beyne seçilen bu bilgiye göre karar verdirtiyorsunuz ve tepki son karara göre oluyor. Yani ben karar veriyorum.
Güç, İrade ve İnanç
Neden inanırız sorusunda ise beyin kendi kendine karar verme işlemini yapar ve bunda fıtratla(genel genetik hal) beraber sahip olunan tüm bilgiler kullanılır , herhangi bir inanç kullanılmayabilir . Beynin bu verdiği hükmü irade ile şekillendirmeden inanç konusunda seçim yaparız. Yani neye inanıp inanmadığımızı biz seçeriz. Ör/ Kötülük yapmanın birey ve toplum için zararı düşünerek anlaşılabilir. Ancak beyin kötülük yaparak haz alınacağı kanaatinde. İrade kullanılarak beyne kötülüğün zararları bilgisine göre karar verdirtilebilir ancak irade kullanılmaz ve kötülük yapma istenci zihinde sabit kalır. Bu kişi kötülük yapma istenciyle çelişen bilgileri kullanmayacak. Yani Allah’a inanmak ve inanmamak kararını istence göre verecek. Allah’ a inanmak kötülük yapmamayı gerektiriyorsa bu kişi Allah’a inanmama yolunu seçecektir.
Sonuç olarak neye neden inandığınız sizin iradeniz altında olup odak noktaya hangi veriyi koyduğunuzla alakalıdır. Bu sebepten ötürü eylemlerimizin temellerindeki bağlam : Özgür irademizle bizi mutluluğa götüreceğine karar verdiğimiz “şey” lere inanırız. Bu durum “şey” e etki edebilecek eylemlerde bulunma isteği açığa çıkaracaktır. Bu isteğin gerçekleşmesini , varlığımızla birlikte var olan gücü kullanarak sağlarız şeklinde olacaktır.