Bir devletin iki temel vazifesi vardır: Birincisi, ülke sınırları içinde adaleti ayakta tutarak vatandaşlarının haklarını korumak ve ikincisi de vatanın sınırlarını düşmanlara karşı savunmaktır.
Gereği düşünüldü, karar: Fatih Sultan Mehmet Han’ın elinin kesilmesi hükmü
İşte Osmanlı Devleti’nin etrafını saran düşman devletlerin toplam nüfuslarının kendinden 3-4 kat fazla olmasına rağmen 600 yılı aşkın bir süre böyle bir coğrafyada ayakta kalabilmesinin sırlarından biri de bu adaleti ayakta tutma çabasıdır.
Karar: Fatihin Elinin Kesilmesine…
Üsküdar’da sahile çok yakın bir mahkeme vardır … Adı Fatih Mahkemesi’dir… İstanbul’u fetheden sultanın elinin kesilmesine karar verilen yer. İşte olayın başı, mahkemesi ve sonu.
Belgrat’ta düşmanı ters yüz eden ve daha 21 yaşında iken İstanbul’u fethedip Bizans’a haddini bildiren büyük sultan Fatih Sultan Mehmed Han İstanbul’u fethettikten sonra yaptıracağı camiin belli bir sayıda sütuna oturtulmasını ister ve Rum mimar Sinan Atik’e bu mevzuda talimat verir. Fakat Rum mimar, bu talimata uymayarak sütun sayısını eksik tutar ve Fatih’e göre önemli bir mimarî hata işler. Bunun üzerine Fatih, Rum mimarın elinin kesilmesini emreder ve mimarın eli kesilir. Bunun üzerine eli kesilen Mimar Sinan Atik, padişah aleyhine dava açar. İstanbul Kadısı Hızır Bey mimarın şikayetini kabul ederek davayı açar.. Fatih Han da kararı mahkeme salonunda davacı ile aynı hizada ve ayakta dinler. Üsküdar’da yapılan mahkemenin sonucunda Rum mimar davasında haklı bulunarak kısas ile Fatih Han’ın elinin kesilmesine karar verilir.
Örnek bir cihan padişahı
Bir cihan sultanının aleyhine çıkan kararla irkilen Rum mimar bu adaleti gördükten sonra ailesinin geçinebileceği nafakanın temini şartıyla davasından vazgeçer. Ve böylece davacının geri adım atmasıyla Fatih’in eli kesilmekten kurtulmuş olur.
Fatih Han şahsi mal varlığından karşılanmak kaydıyla günde 10 altın tazminata mahkum olur ve hatta kısastan kurtulduğu için, bu tazminatı kendiliğinden 20 altına çıkarır.
Evliya Çelebi’nin naklettiğine göre Fatih Han, mahkemeden sonra Hızır Çelebi’ye dönerek: “Eğer Allah’ın hükmüyle hükmetmeseydin, şu kılıçla senin kelleni indirecektim!” der. Bunun karşısında Hızır Çelebi de “Eğer verdiğim hükmü kabul etmeseydin, ben de adaleti uygulayacaktım!” diyerek sakladığı hançeri göstererir..”
Bu davanın görüldüğü Üsküdar Gülfem Mahallesi’ndeki 11 numaralı kırmızı taş bina günümüzde de ziyaretçilere açıktır..
6 Comments
Allah rahmet eylesin. Türklüğün şerefidir kendisi.
Allah rahmet eylesin. Türklüğün şerefidir kendisi.
Allah razı olsun
Cümlemizden hocam.
Allah razı olsun
Cümlemizden hocam.