İslâmda iktisat
Mevcut küresel iktisat dizgesi (sistem) konut balonları , faiz ve yasal olmayan yollarla taban iktisattan( halk) getirilen parayla ulusal ve/uluslararası çapta yerelleşen para bölgeleri binaenaleyh gelir eşitsizliğinin artmasıyla herhangi bir krize olan tepki duyarlılığının üstel faktörle yok olunmasına eğilim ile ulus ve devlet çöküşünün kolaylaştırılması , yoğun para noktalarının tekel ve kartelleşme ile yönetim üzerinde kendi karları doğrultusunda etkin olma.
Yaratıcı yıkım ( yerelleşen para bölgelerinin yıkılıp farklı bir piyasa oyuncusunun yükselmesi , şirketlerin iflas-kuruluş sırasıyla farklı ellerin piyasa üzerindeki etki döngüsü) etkisini engelleme , merkantalist fikirde devletle şirketin çift taraflı yarar dengesini (mutualist) (Devlet piyasa üzerindeki hakimiyetini artırmak için piyasa ile kendisi arasında ara bulucu olan şirketleri (genelde talep gören bankalar olur) kullanır ) şirketler milli düşüngeye bağlanmadan para odaklı lehte yasal olmayan girişimlerde(kendisini para kaybına uğratacak bürokrasideki ya da yönetimdeki kişilere rüşvet ile dizge açıklığı oluşturması , off-shore bankaları kullanarak vergi kaçakları yapması…) bulunması , kur savaşları , faizlerle oluşan borç balonları( kişinin borcu , satın aldığı malzemenin değerinden fazla olduğu durumlar görülebilmektedir.)
Ekonomik sistemler ve İslâm
Enflasyon ve hatta nadiren hiperenflasyon , vergilendirmelerle ticaret savaşları bununla birlikte gelen ilişkili ülkelerdeki şirket iflâslarıyla gelen işsizlik artışları gibi birçok zararı var. Bu durumların yaşanmaması için işletenler ,işletilenler ve iktisat dizgesinin popülasyon ahlakına sahip veya uygun olmaları gerekir. Zaten bu durum da İslamiyet’e uyumlu olunduğu anlamına gelir .Aksi takdirde İslamlaşmış bölgeler dahil uluslararası iktisat savaşlarına dahil olmak zorunda kalır ki iktisat savaşı hiçbir zaman kısa vadede para kazandırmamıştır. İktisadi açıdan bu durumların önüne geçmek olanaklı değildir çünkü dizgeyi oluşturan bir insan . Bu sebeple kullanılabilir noksanlık olmak zorunda.
Faiz ve yol açtığı olumsuz etkiler
Faiz , ödünç parasal değerin(kredi, tahvil…) belirli bir süre el değiştirmesiyle sahibine daha fazla parasal değerde geri dönme durumu. Faiz iktisatta enflasyonun çaresi olarak gözlemlense de enflasyonu durdurmak ya da yavaşlatmak için faiz kullanılması denizde mahsur kalan birinin susayıp da deniz suyu içmesi gibidir. Faiz uygulandığı yerde gelir eşitsizliğini artırır. Zengin mevduata koyduğu yüklü miktarda para ile parasına para katarken fakir faiz borcuyla cebelleşir. Birçok fakirin kaybettiği o para zengine gider. Böylece fakirler çoğunlukta olması sebebiyle borç batağı oluşur para ülkede rahatça harcanmaz. Bu da tüketimi azaltır , para kullanım hızı düşer . GSYİH düşer. Tüketim düşmesiyle zenginler alıcı bulamayıp iflas eder. Bunların olmaması için devlet tarafından para basılır. Piyasada oluşan para fazlalığı sebebiyle enflasyona yaklaşılır. Son anda aynı döngü tekrar eder ve enflasyon etkileri zayıflatılır. Ancak bu durum uçurumun kenarında oynamak gibidir.
Enflasyon üzerinde oynanan oyunlar
Enflasyon , alım gücünün azalması anlamına gelmektedir. Paranın değer kaybetmesi (devalüasyon) ya da malzemenin değer kazanması alım gücünü azaltır. Alım gücü azalırsa halk rahat bir hayat süremez. En ufak iktisadi saldırı ya da genel krizde ruhsal olarak zaten kötü hayat yaşıyorduk daha kötü ne olabilir haliyle hükümete gerçek gücü veren olarak halk tepki vermez .Sonuç olarak ülke iflas bile edebilir. Bu ülke işgallerinde de geçerlidir. Paranın değer kaybetmesi ihracatı kolaylaştırır ve ithalatı pahalılaştırır. Bu sebeple ihracatı iyi olan ülkeler özellikle kar için devalüasyona gitmişlerdir. Sıfır bakiyeli bir oyun olması sebebiyle kendi payını artırma girişiminde bulunup diğer devletlerin ihracat ilişkilerini zayıflatır. Bu sebeple diğer ülkelerde devalüasyona gidip kur savaşlarını başlatmış olurlar. Şöyle bir bakış da bulunur ki yurt dışındaki yatırımcılar kendi para birimlerinin daha değerli olduğu ülkeye yatırım yapar ,kendi mallarını sokar. Bu mallar piyasaya maliyeti az olması sebebiyle yerli mallarından ucuz olarak girer. Böylece yerli malların tüketimi az yapılır. Yerli şirketler iflas eder. Piyasada yerli mallar talep edilmemesi sebebiyle gittikçe azalır.
Elbette ki tüm bu durumların gerçekleşmemesi için devlet önlem alır. Yerli şirketlere devlet tarafından hazine yardımları veya yabancı yatırımcıları ülkeye almamak gibi. Ancak devlet bu durumlarla baş edebilmek için ciddi şekilde para kaybına uğrar ve gelişim olumsuz etkilenir ya da mütekabiliyet ilkesi gereğince kendi şirketleri de yurt dışında yatırım yapamayabilir.
İslâm ekonomisi nedir?
İslamiyet faizi yasaklamıştır.(Ahlaklılık yaymak için yapılan ahlaksızlık ahlaklılıktır. Bu sebepten dolayı daha büyük iyilikler yapmak için kötülükler yapılabilir kanaatindeyiz. Eğer mevcut dizgeyi değiştirmek istiyorsak dizgenin içinden dışına çıkmamız gerekir. Bu durumda da Türkiye olarak İslam iktisadını geçerli yapmak istiyorsak bazı yanlışları yapmak zorunda olabiliriz. Bu açıklamalı doğru kabul ettiğimizde de Fatih Sultan Mehmet’in devlet içi ikililiklerin çıkmaması için kardeş katlini, Metehan’ın askerlerinin kendisine olan bağlılığını denemek için askerlerine karısını öldürtmesi, Yavuz Sultan Selim’in devlet bekası için babasını öldürmesi , kötülere kişisel hisler dahil edilmeden ceza aklı ve Allah yolunda öldürmek ya da herhangi bir şekilde zarar vermek , savaşta ülkeyi korumak için öldürmek gibi örnekleri anlayabiliriz.
Elbette ki bu durumlar istisnadır. Karşıtlık kavramı birbiriyle etkileşimde bulunacak şekilde var olamayanlardır. İyilik ve kötülük aynı yerde bulunamaz. )
(FUSSİLET 34)
İslamiyet faizi yasaklayarak birçok sıkıntının önüne geçecek olan dizgeyi bizlere sunmuştur.
Kuran gelir eşitsizliğine de karşı çıkmıştır.
(HAŞR 7)
Gelir eşitsizliğini engellemek için de zekatı bize emretmiştir. Çünkü zekat zenginden fakire bir para akışıdır. Böylece halk refaha kavuşur ve para harcanma hızı yükselir. Büyüme artar ve işsizlik azalır. Bu durumda zengin istikrarlı ve uzun süreli kar yaparak rahata ulaşır. Çünkü insan genel fıtratı gereği kardan çok zarara uğramamaya çalışır.
Komünizm, kapitalizm ve liberalizm den iyi bir ekonomik sistem: İslâm ekonomisi
Kuran özel mülkiyeti destekleyerek (ticaret) ortak mülkiyeti içeren komünizmi yok etmiştir. Elbette ki bu durum iktisat seçeneğinden diğeri olan kapitalizmi desteklemek değildir. İslam iktisadı manevi değerlerin var olduğu bir dizge olmasıyla hepsinden ayrılır.
(NİSA 29)
Faiz ve enflasyon birbiriyle zıt işleyen iktisadi kavramlardır. Zıt işlemesinin esas sebebi halktır. Faizler yükselirse kredi çekimi azalır . Mevcut tasarruflar mevduata konur. Böylece piyasada dönen para azalır. Bu durumda da para değerlenir. Böylece enflasyon düşer. Faizler düşerse tam tersi gerçekleşir ve malzeme fiyatları talebi azaltmak için yükselir. Bu da enflasyona sebep olur.
İslam ekonomisinin faydaları
Eğer bizler İslamiyet’e uyup tüketim çılgınlığına girmeyip, kısmi ihtiyaçlar için para harcarsak ve elimizdekine şükredersek durum ne olur? Örneğin: Faizler düşer. Halkın geneli zaten kullanılabilir bir arabam var diyerek kredi çekmez veya kredi çekmeden daha iyi bir araba alır. Piyasada para çoğalmaz. Böylece para değer kaybetmez. Arabaya yönelik talep sabit kalır veya çok az yükselir. Böylece araba fiyatları talepten dolayı sabit kalır veya çok az yükselir. Böylece enflasyon artmamış olur. İşte bu durum sağlandığında faiz ve enflasyon birlikte düşer. Bu durumu iktisat matematiğine dökelim
Mal üretimcileri böylece istikrarlı ve hafif bir biçimde kar yapar. İstikrar sebebiyle daha çok yatırımcı gelir. İstihdam sağlar. Dengeli bir büyüme görülür.
GSYİH= Tüketim + Yatırım + Devlet harcamaları + (İhracat- İthalat)
Tüketim ve yatırım artar. Devlet harcamalarına gerek yoktur. Belki yatırımcılar hazine garantisi isteyebilir. İhracat ve ithalat birlikte artar. Ancak gittikçe güçlenip küresel iktisat dizgesine katılımla ihracat ithalattan daha hızlı bir artış gösterecektir.
NOT: Kuran’dan yapılan çıkarımlar Kuran’da direk yazmadığı sürece tamamıyla doğru denemez. Ancak biz aklımız ve bilgimizin yetmesi miktarınca yorumladık. Söylemlerimizde eksik ve fazla olabilir lakin kabataslak doğru olduğu kanaatindeyiz.