Orta Çağ Nedir?
Orta Çağ Tarihi Hakkında Bilmediklerimiz
Orta Çağ tabiri batılı tarihçilerin deyimiyle Kavimler Göçü sonucunda Roma İmparatorluğu’nun parçalanıp Doğu ve Batı Roma olarak 2’ye ayrılmasıyla başlayıp Fatih Sultan Mehmet Han’ın Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti Kostantiniyye’yi (İstanbul) fethetmesiyle sona eren döneme verilen addır.
Usta tarihçi Prof.Dr.Necmettin Alkan çağ taksimatına ilişkin şunları söyler;” Tarihin çağlara ayrılmasını ilk defa bir Hristiyan Katolik din adamı ve büyük bir Hristiyan ilahiyatçısı Agustinus (354-430) başlatmıştır. Kendisi, Kitâb-ı Mukaddes’te geçen dünyanın altı günde yaratılmasını esas alarak tarihi, altı döneme ayırmıştır. Daha sonraki yüzyıllarda Joachim von Fiore (1130-1202) adlı başka bir Hristiyan teologu altı dönemi üçe indirmiş; Hz. Isa merkeze yerleştirilerek Hz. Isa öncesi, zamanı ve sonrası olmak üzere üçlemeli klişeyi ortaya koymuştur. Cellarius ise, (1634-1707) Hristiyan inançlarından alınan bu üçlemeyi din dışındaki olaylarla yeniden düzenlemiş; bir şekilde bunu dünyevîleştirmiş ve bugünkü Eski, Orta ve Yeni Çağ sistemini bulmuştur. Makalenin tamamını okumak isterseniz burda bulabilirsiniz.
Orta Çağ Tarihi Hakkında Kısa Bilgi
Orta Çağ denilince aklımıza ilk gelen kelimeler; karanlık, vahşet, barbarlık, ölüm, cehalet, sefalet, köylü, sefil vb. kelimelerse yazıyı sonuna kadar okumanızı tavsiye ediyoruz. Zira çağlar arasında aslında o kadar da fark olmadığını göreceksiniz.
Salgın hastalıklar
Veba, kolera gibi hastalılar ve onlarla birlikte kıtlık, kuraklık tarih boyunca milyonlarca kişinin ölümüne sebep olmuştur. Yenilmez denilen orduları durdurmuştur. Gelelim günümüze. Modern çağı yaşadığımız, teknolojinin hızına yetişemediğimiz şu günlerde Unicef raporlarına göre Afrika’da her yıl milyonlarca insan hastalıktan ölüyor. İşte unicef raporu burdan bakabilirsiniz.
İnsanlar açlıktan ölüyordu, yiyecek yoktu.
Tabi ki insanlar tarım ve hayvancılığı biliyordu. Kuraklık, kıtlık, susuzluk tabi ki oluyordu. Lakin bugün Afrika’da ve dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan açlık ve sefaleti anlatmamıza lüzum yok. Zira hepimiz çok iyi biliyoruz.
İnsanlar barbar ve vahşiydi. Herkes birbirini öldürürdü.
Orta Çağ tarihinde Kavimler Göçü sonrası Roma İmparatorluğu parçalandı. Otorite boşluğunda Avrupa içlerine yerleşen barbar kavimler derebeylik sistemini kurdular. Özellikle bu dönemde serflerin bazı vahşi uygulamalara maruz kaldığını biliyoruz. Lakin günümüzde bile vahşet olayları yaşanıyor malesef.
İnsanlar yıkanmaz, tuvalet adabı bilmez ve pis kokardı
Barbar kavimler içinde bile çok az rastlanan bir durum. Bugün tuvalet adabı bilmeyip yıkanmayan pis kokan yok mu? Orta Çağ’da da olması bütün insanların öyle olduğu anlamına gelmez.
Savaşlar ve Toplu Ölümler
Orta Çağ’da da her yüzyıl da olduğu kadar savaş çıkıyordu. Lakin toplu ölümlerin çağımızdan daha az olduğu tarihi belgelerle kesinlik arz ediyor. Tarihe baktığımızda hiçbir çağda içinde yaşadığımız yüzyıl kadar toplu insan ölümü meydana gelmemiştir. Örneğin I.Dünya savaşında resmi rakamlara göre 9-10 milyon, II.Dünya savaşında 65-70 milyon insan direk ya da savaşın etkisiyle dolaylı yoldan ölmüştür. Detaylı bilgi için resmi kayıtlara bakabilirsiniz.
Tarihte aynı anda 100 bin kişinin ölümüne sebep olacak üzerinde yıllarca bitki yetişmeyecek ve bir kuşak insanı etkileyecek bir silah tarihin hangi döneminde kullanılmıştır sizce?
Bomba atıldığında Amerika Birleşik Devletleri’nin başkanlık koltuğunda Harry S. Truman oturuyordu. Truman’ın Ticaret Bakanı Henry Wallace da günlüğünde Başkan Truman’ın ‘büyük bir vicdan azabı’ çektiğini yazıyordu: “100 bin insanı bir anda öldürme fikrine katlanamıyordu. Sürekli kendi kendisine ‘onca çocuk’ diyordu.”
Derindusunce.org’da yazılan bir yorumla konuyu bitirelim.
M. Monroe 1920’lerin dünyasında doğdu. 1930’ların faşist Avrupa’sı, Dünya Savaşları ve kendi vatandaşını köle eden kapitalist, faşist devletlerin arasında sıkışan insanoğlunun dünyasıydı bu.
M. Monroe’nun “eğlence” dünyasından bir videoyu paylaşıyorum, aç insanlar için düzenlenen bir dans yarismasi(!). düşene kadar dans ediyorsunuz. kazanmasanız bile bir tas çorba var bedava! Seyircilerin nasıl coşku ile alkışladıklarına bakın, “Ortaçağ karanlığından” kurtulmuş, modern ve çağdaş bir dünya. Açlıktan sürünen fakir vatandaşlarına gülmek için para verip bilet almış uygar insanlara(!) bir bakın. Bu arada Marilyn Moore ile ilgili bildiğiniz tüm ezberleri değiştirecek şu yazıyı okumayı da unutmayın.
Bize hala Orta Çağı “karanlık” diye dayatanlara şunu sormak lazım, on milyonlarca insanın robot gibi savaşa gönderildiği yılların neresi aydınlık ve modern?