Osmanlıda 7 akşam 3 sofra geleneği
Geçtiğimiz günlerde Mısır çarşısını gezerken, çarşının en eski ve duayen esnafı olan Şekerci Cafer Usta’ya rastladık ve işte bize unuttuğumuz bir tarihî geleneğimizi bakın nasıl anlattı: “Efendim Osmanlı’da her yıl İstanbul evlerinde bir güzel gelenek ve bir güzel telaş vardır; bu güzel geleneğimize göre herkes gücü nispetinde Ramazan ayı içerisinde yedi akşam arka arkaya üç ayrı sofra kurar; Erkeklere-hanımlara ve çocuklara…
Osmanlı Örf, Âdet ve Gelenekleri
Buna ‘yedi akşam üç sofra’ geleneği denir… Böylece her akşam eve mahalleden zengin olsun fakir olsun, ayırım yapmadan herkes çağrılır. Her gün farklı kişiler gelir ama sofra usûlü aynıdır.
1-Evin beyi ve misafirleri
2-Evin hanımı ve misafirleri
3-Evin uşakları, misafirleri ve davetsiz misafirler için.
Lakin her üç sofradaki yemekler de aynı olurdu. Mısır Çarşısı esnafı bunu bildiği için Ramazan öncesinden 7 gün 3 sofra hazırlığına başlar, hazırlıklarını yapardı.”
Kaşığına göre sofraya oturmak nedir?
Mısır Çarşısı’nı gezerken, çarşının yine eskilerinden olan Osman Amcamızın bize anlattıkları ise oldukça ilginç geldi. Kendisi yedi Akşam üç sofra geleneğinde devam eden bir âdetin daha olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Ramazan geldiğinde, İstanbul’un bütün evleri, herkesin kudretine göre birer Dârü’t-Tabak (Ziyâfet evi) hâline gelirdi. Herkes akraba ve ahbaplarını evine iftara dâvet eder, ikram ederek kudretince ziyafet vermeye çalışırdı.
İstanbul’da kurulan yer sofralarının her birine bir isim verilirdi. Yasin, Tebareke, Amme gibi isimler…
Sofrada kaç kaşık varsa o kadar kaşığa sofranın adı yazılırdı. Kaşıklar bir sepete konur ve misafirlere girişte verilirdi. Sepetin içerisinden kaşığı alan misafir, hangi sofranın kaşığı eline gelmişse o sofraya otururdu. Böylece sofralarda ayrımcılık önlenirdi.”
Neden 7 akşam 3 sofra geleneği?
Bu güzel geleneğimizin sebebi Peygamber Efendimizin şu hadislerinden kaynaklanıyor: “Sizden herhangi birinizin yemek sofrası misafirinin önünde bulunduğu müddetçe melekler onun için istiğfar ederler.”
- “Kardeşlerinin yiyip de artırdıkları yemeği yiyenden o yemeğin hesabı sorulmaz.”
- “Kul dostları ile yediğinden hesaba çekilmez.”
- “Kul üç yemekten mesul değildir. Bunlar sahur, iftar ve dostları ile yediği yemektir.”
İşte bundan dolayı İstanbul’umuzda yedi akşam üç sofra geleneği devam etmektedir.
Berberler ve kalaycılar bu ayda neden çok çalışırdı?
Osmanlı döneminde Ramazanda en çok çalışan mesleklerin başında berberlerin geldiğini kaydeden Eminönü Esnaflarından halen 98 yaşında olan Abdurrahman amcamız Mısır çarşısını gezerken Ramazan ayı geldiğinde en fazla berberler ve kalaycıların çok çalıştığını belirterek şunları söyledi : “Berberler gün boyu Ramazan’da insanların temiz gezmeleri için ücretsiz tıraş ederler. Yine insanlar evlerine misafir almadan önce tüm kap kaçaklarını kalaylatırlar, onun için de berberler ve kalaycılar Ramazan ayında en çok çalışan mesleklerdir.”