Yürekleri burkacak yazı dizisi — kültürel değişim 1
Ömrüme kast ettin babaanne, ya sen öyle olmayaydın ya zamane kızları böyle olmayaydı. Ömrüme kast ettin…
Eskiden evlenenlere bir yastıkta kocamaları temenni edilirdi. Çiftler bir yastıkta kocardı. Evde evin erkeği çalışır, bütün aileye bakardı. Evin reisi evden çıkarken kalben Allah’a yakarırdı: “Allahım, sen rızka kefilsin, Rezzak’sın, bana bu dünyada rızık vermeyi vaadetmiş çalışmayı da üzerime vacip kılmışsın. Bu vacipliğin yerine gelmesi için, senin rızan için çoluğumun çocuğumun rızkının peşine düşüyorum. Senin rızan için çalışmayı, helalinden kazanmayı niyet ediyorum.” Bu niyetin kendini akşama kadar ibadet sevabı vereceğini düşünürdü.
Dükkanını besmelelerle, salâvatlarla açardı. Dükkan ekmek kapısı, rızık kapısıydı ama asla “kazanç” kapısı değil. Çünkü bilirlerdi ki çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz. Şu köhne dünyada namerde muhtaç olmamak yeterdi onlar için.
Nereden bilsinler, değil namerde, merde bile muhtaç olmamanın gerektiği bir devrin geleceğini. Çünkü bu devrin mertleri bile namert.
Sonra tatlı bir yorgunlukla evlerine gelirlerdi. Biraz soluklandıktan sonra sevgili zevcelerinin yine salâvatlarla besmelelerle karıştırılmış, dualarla pişmiş yemeklerini hep beraber yerlerdi. Kevser suresiyle demlenen çayları içerlerdi. Evde sohbetler edilir, insanlar birbirini dinlerdi. Kimsenin anlaşılmak gibi bir derdi yoktu. Çünkü herkes birbirini anlardı.