Çağımızda müslüman olmak
-Üstada sormuşlar kırılan kalp yine sever mi?
Üstat da;Evet demiş..
Adam peki demiş,
-Üstadım siz hiç kırılan bardaktan su içtiniz mi?
Üstat da cevap vermiş;Peki sen hiç bardak kırıldı diye su içmekten vazgeçtin mi?
İmanı muhafaza etmek, edebilmek
Şu sıralar islamiyet ile müslümanların durumu yukarıdaki hikayeye benziyor. İslamiyeti yaşayamıyoruz diye daha çok uzaklaşıyoruz. Halbuki uzaklaşsakta kimliklerimizde dinimiz islam yazıyor. Kimlikte yazması müslümanlığımızı, imanımızı muhafa ettiğimiz anlamına gelmiyor. O imanı farzlar[ 5 vakit namaz, oruç, zekat, hac] vacipler, sünnetler, nafile ve menduplar ile kale içerisine almalıyız. Zirâ efendimiz
“Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mü’min olarak sabaha erer, akşama kafir olur; mü’min olarak akşama erer, sabaha kafir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse Hz. Adem’in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil)”
Ebu Davud, Fiten 2, (4259, 4262); Tirmizî, Fiten 33, (2205)
Yanlış itikat ve inançlar, bidatlar, dalaletler, müslümanları etrafını sarmış adeta kuşatmışken, ehli sünnet ve’l cemaat mezhebine bağlı müminler kurânı kerimin hükümlerine ve sünnete uymaları, onlara dünya ve ahirette çok büyük faideler sağlayacaktır. Çünkü bu zamanda imanı muhafaza edebilmek bile, büyük bir iştir.
“İlerde bir fitne olacak. O fitne içinde kişi mümin olarak sabahlayacak, kafir olarak akşamlayabilecek. Ancak Allah’ın ilimle kalbini dirilttiği kimseler hariç.”
Ramûzu’l-Ehadis s. 299, 3722 hadis. (Tabarani Kebirden, İbn-i Mace
Bu iki hadisi şerif sorularla islâmiyet sitesinde : şu şekilde açıklanmıştır
Ebu Davud, “koşandan” kelimesinden sonra şu ziyadeyi kaydetmiştir: “Yanındakiler, “Bize ne emredersiniz (ey Allah’ın Resulü)?” dediler. “Evinizin demirbaşları olun!” buyurdu.”
1- Resûlullah, kıyamete yakın çıkacak fitnelerin dehşetini belirtmek için, zifirî karanlık gecenin parçalarına benzetmiştir. Yani peşpeşe fitneler olacak, her biri, gece parçası gibi karanlık, yani doğruyanlış, haklıhaksız, isabetlihatalı vs. şekilde tefrik etmek imkanı tanımayacak, son derece dehşetli olacak demektir. Bu teşbihten maksat fitnenin büyüklüğünü ifadedir.
2- Hz. Adem’in iki oğlundan hayırlısı Hz. Habil’dir. Kardeşi Kabil onu öldürmek istediği vakit ayet-i kerimenin ifadesiyle kardeşine: “Sen beni öldürmek için elini bana kaldırsan da , ben seni öldürmek için elimi sana kaldırmayacağım” (Maide suresi 28. ayet-i kerime) demiştir. Bu ayette, Cenab-ı Hakk fitne sırasında Müslümanların takip edeceği siyaseti vaz’ etmiş olmaktadır: “Fitneden kaçmak, öldürmektense ölmeyi tercih etmek.” İslam’da bunun ilk örneğini Hz. Osman (radıyallahu anh)’ın verdiği belirtilir: O fitnenin büyümemesi için öldürmeyi değil, öldürülmeyi tercih etmiştir.
3- Evin demirbaşı olmaktan maksad, evden ayrılmamak, dışarı çıkıp fitneye bulaşmamaktır. Nasıl ki demirbaş denen halı, kilim gibi bir kısım eşyalar devamlı evde kalırlar; fitne sırasında da o eşyalardan biri gibi olmak yani evden dışarı çıkmamak tavsiye edilmiştir. Bundan da maksad, fitneye katılmamaktır.
Netice olarak müslüman akıl bali olduğu günden itibaren devamlı uyanık olmalı fitneden uzak durmalıdır.