Yolda olabilmek yola devam etmek
Vaktiyle bir dergahta hizmet eden müridlerden biri, mürşidine dedi ki ;
“Efendim zat-ı âlinize elimden geldiği kadar hizmet etmeye, teveccüh ve muhabbetinizi kazanmaya gayret ediyorum. Fakat dergahtaki bazı kardeşlerimiz farklı karakterlerde. Onların davranış ve sözleri beni çok rahatsız ediyor. Bu şekilde bir çok kardeşimizde bazılarından rahatsız oluyorlar. Bu sebeble dergahtan ayrılmayı düşünüyoruz. Müsaade buyurursanız, dışarda hizmete devam etmek istiyoruz.”
Bunun üzerine mürşidi şöyle buyurdu ;
“Bak evladım, beni iyi dinle! Soğuk bir kış sabahı idi. Her taraf buz kesiyordu. Hayvanlar soğuktan telef olmamak için birbirine sarılıyorlardı. Bir kirpi sürüsüde donmamak için birbirine sarıldı. Az sonra okları birbirine batınca ayrıldılar. Üşüyünce birbirine tekrar yaklaştılar. Oklar rahatsız edince yine uzaklaştılar.
Soğuktan donmakla, batan okların acısı arasında gidip geldiler. Nihayet arkadaşının oklarının acısına tahammül edebileceklerini anlayınca birbirine sımsıkı sarıldılar ve böylece donmaktan kurtuldular. Yoksa hepsi donarak öleceklerdi.
İşte evladım, siz de bu dergahta birbirinizin oklarına tahammül ederseniz acı çekersiniz. Hatta bu acılar nefsinizi terbiye etmenize çok faideli olur. Fakat “Biz arkadaşlarımızın oklarına tahammül edemeyiz, burayı terkederiz” derseniz, dışarda donar helâk olursunuz.
Bu sözleri duyan mürid arkadaşlarıyla beraber tövbe etti ve dergahta hizmete devam ettiler.