Dua öğreniyorum
Bir hadisi şerifte peygamber efendimiz sav. “نعم سلاح المؤمن الصبر والدعاء” [muslim]”Sabır ve dua müminin silahıdır.” buyuruyor. Mümin başına ne gelirse gelsin isyan etmemeli, sabır ve metanet göstermeli cenâbı hakka sığınmalıdır. Dua etmek, hz. Allah’tan yardım istemek müslümanın hasletlerindendir. Günlük okunan dualar olduğu gibi peygamberlerin, meleklerin, ashabı kirâmın, Allah dostları evliyâ zatların öğrettiği dualar da vardır.
Meleklerin Duası
Bir zât Resûlullâh Efendimize geldi ve:
“Dünya benden yüz çevirdi, elimde ne varsa azaldı” dedi. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.):
‘Meleklerin duâsını, yaratılmışların hürmetine rızıklandıkları tesbihi okumuyor musun?” dedi. O zât:
“O nedir, Yâ Resûlallâh?” diye sordu;
“Fecr-i sadıkın doğuşundan, sabah namazını kılıncaya kadar yüz defa
‘Sübhanallahi ve bihamdihî sübhânellâhi’l-azîm Estağfirullâh’
duasını oku. Dünya mecburen ve zelil olarak sana gelecektir. Allâhü Teâlâ, bu tesbihin her kelimesinden, kıyamete kadar Allâh’ı tesbih edecek bir melek yaratır, yaptıkları bütün tesbihlerin sevâbı sana yazılır.” buyurdular.
Okuyana cennetin aşık olduğu dua
Söz konusu duanın geçtiği rivayet şöyle:
Hz.Ali (k.v.) anlatıyor:
“Bir ara Cebrail aleyhisselam, Rasûlullah’a (s.a.v.) gelmiş. Onlar henüz birlikte iken Ebu Zerr (r.a.) çıkagelmiş. Cebrail aleyhisselam onu görünce;
- “Ebu Zerr” demiş. Bunun üzerine Allah Rasûlü şöyle demekten kendini alamamış:
- “Ey Allah’ın Emîni (Cebrail)! Siz Ebu Zerr’i tanıyor musunuz?” Cebrail aleyhisselam:
- “Evet. O göklerde yerdekinden daha ünlüdür. Oralarda onu tanımayan yoktur. Bu da her gün iki defa yaptığı duadan ileri gelmektedir. Melekler ona hayrettedirler. İstersen çağır da ona o duayı soruver” deyince, Rasûlullah (s.a.v.), Ebu Zerr’i (r.a.) çağırmış ve şöyle demiş:
- “Ey Ebu Zerr! Her gün yaptığın dua var mıdır?” Ebu Zerr (r.a):
- “Evet, anam-babam sana feda olsun, ey Allah’ın Rasûlü! O duayı herhangi bir insandan işitmedim. O, sadece Rabbimin bana ilham ettiği on cümledir. Her gün iki kere onu söylerim. Bunu da şöyle yaparım:
Önce kıbleye karşı yönelerim. Allah Teala’yı bir miktar tesbih (sübhânallah derim), bir miktar tehlil (Lâ ilâhe illallah derim) ve bir miktar da hamdederim (el-hamdülillah derim). Sonra da bir miktar tekbir getiririm (Allâhu ekber derim). Daha sonra şu on cümlelik duayı yaparım:
‘Allâhümme innî es’elüke îmânen dâimen ve es’elüke kalben hâşian, ve es’elüke ılmen nâfian, ve es’elüke yakînen saadikan, ve es’elüke dînen gıyemen, ve es’elükel-âfiyete min külli beliyyeh, ve es’elüke temâmel-âfiyeh, ve es’elüke devâmel-âfiyeh, ve es’elükeş-şükra alel âfiyeh, ve es’elükel-ğınâ alennâs’.
Manası: ‘Allah’ım! Senden daimi bir iman dilerim. Allah’ım! Senden korkan bir kalp niyaz ederim. Allah’ım! Senden yararlı ilim isterim. Allah’ım! Senden doğru bir yakin,derinden inanmak dilerim. Senden afiyetin tamamını ve devamını dilerim. Senden afiyetin gereği gibi şükretmeye beni muvaffak kılmanı dilerim. Ayrıca beni kimseye muhtaç etmemeni de dilerim.’
Bunun üzerine Cebrail aleyyisselam şöyle dedi:
“Ey Muhammed! Seni hak olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, ümmetinden her kimi bu duayı okursa, denizlerin köpüğü, yeryüzündeki toprağın sayısı kadar günahı olsa bile bağışlanır. Ümmetinden rastladığım herhangi bir kimsenin kalbinde bu dua bulunursa, Cennetler ona âşık olur. İki melek de devamlı olarak onun bağışlanmasını diler. Cennet kapıları ona açılır ve melekler ona şöyle seslenir:
‘Ey Allah’ın velîsi, hangi kapıdan istersen gir Cennet’e.”